18 Haziran 2014 Çarşamba

İzlemeyen Kaldıysa, Rush (2013)

IMDB puanı yüksek, bir biyografi filmi ile karşınızdayım. Tavsiye üzerine izlediğim ve beğendiğim bir film Rush. Türkçe afişlerde Zafere Hücum şeklinde yer bulan film, 2013 yapımı olup, IMDB puanı, 8,3.



Ron Howard'ın yönettiği ve Peter Morgan'ın senaryosunu yazdığı film 123 dk. sürmekte. Aksiyon, dram ve biyografi kategorilerinde gözükmekte. Daniel Brühl, Chris Hemsworth, Olivia Wilde'ın baş rollerde yer aldığı film Amerikan yapımı. 


1976 Formula One yarışçıları Niki Lauda ve James Hunt arasında geçen rekabeti anlatan filmin müzikleri Hans Zimmer'ın elinden çıkmış.

17 Haziran 2014 Salı

Pinti Kral Sezon Sonu - "Mobbing"

"İşyerinde psikolojik taciz süreci içinde en büyük zararı gören mağdur bireydir. Kasıtlı ve sistemli olarak tekrarlanan psikolojik baskıların etkileri, birey üzerinde yavaş yavaş oluşan birikimli zararlar şeklinde ortaya çıkar. Mobbing sürecinin birey üzerinde ekonomik ve sosyal yönden önemli zararları vardır. Bozulan ruhsal ve fiziksel sağlığın tedavisi için yapılan harcamalar ve bireyin işten ayrılması sonucunda düzenli bir kazancın yok olması, uğranılan zararların ekonomik boyutudur. 


Bireyin uğradığı sosyal zararlara bakıldığında ise, öncelikle sosyal imajının zedelendiği gözlenir. İşyerinde dışlanmış ve mesleki kimliğini yitirmiş birey, zamanla sosyal çevre ve aile çevresindeki yerini de yitirmektedir. İşyerinde yaşadığı dışlanma sonrasında sosyal çevresinde de benzer davranışlara maruz kalması sonucunda, olan bitenlerle ilgili kendi kendine bir açıklama getiremez ve her şeyin suçunu kendinde arar. Daha sonra kendini tam bir yalnızlık içinde bulur. İşte bu dönemde, sağlığıyla ilgili olumsuzlukları da hissetmeye başlar.

Bireyin ruhsal ve fiziksel sağlığı üzerinde oluşan zararlar, ekonomik ve sosyal sonuçların oluşturduğu tablodan çok daha vahimdir. Sistemli uygulanan psikolojik terörün, kurbanın sağlığı üzerinde yapmış olduğu etkilerin acımasız sonuçları, zamanla kendini gösterir: Depresyon, panik atak krizleri şeklinde ortaya çıkan anlamsız korkular ve heyecanlar, yüksek tansiyon, taşikardi, dikkati toplayamama, ellerin terlemesi ve titremesi, yersiz sıcak basma veya üşüme duygusu, titreme, boğazda düğüm veya hava açlığı hissetme, baş ağrıları, başta ağırlık hissetme, sırt ağrıları, bağışıklık sisteminde düşüş, mide-bağırsak rahatsızlıkları, terkedilmişlik duygusu, iştahsızlık, zayıflama, deri üzerinde döküntüler ve kaşıntılar, vb.
Daha az sıklıkta rastlanan ve daha ağır olgularda ise, mağdur bireylerde bir çeşit “travma sonrası stres bozukluğu” ortaya çıkabilir. Stres yapıcı olgunun ortadan kalkmasına rağmen, bireyin duygusal dünyasında, özel yaşamında hissedilen bozuklukla birlikte, bireyde izlenen rahatsızlıkların kronikleştiği görülür."

Doç. Dr. Pınar Tınaz - "Mobbing İş Yerinde Psikolojik Taciz" isimli makaleden alıntıdır. Makalenin devamına buradan ulaşabilirsiniz.

O kadar güzel bir tanımlama yapılmış ki, nasıl özetlesem bilemedim, bu nedenle büyük bir alıntı yaptım makaleden. 


Pinti Kralımın yüzüne tükürmeden işten ayrıldığım için kendimi tebrik ediyorum :) Çalıştığım dönem içerisinde mesleki anlamda pek çok şey öğrenmenin yanı sıra, insanlar hakkında genel kanı ve düşüncelerimin negatife dönüşmesine neden olan diyaloglar yüzünden, keşke ilk gün kaçsaymışım diyorum. Ama ne yazık ki, ay sonunda ödenecek faturalar ve işsiz üniversite ordusunun akın akın çoğalması gözümü korkuttuğu için yapamadım.

Bu gün aylar sonra ilk defa eve gelirken kendimi rahatlamış hissettim :) Mümkünse yarın ne olacağını düşünmeden uyumak ve yarın ne olduğuna bakmak niyetindeyim :) 

Bana şans dileyin. Sevgilerimle...


15 Haziran 2014 Pazar

İlk Mim


Sevgili Oscar Favorite beni mimlemiş :) Renk Ses Koku'nun ilk mimi efendim :)

Blog açma hikayeniz nedir? 

Daha önce farklı bir isimle çok sevdiğim bir blogum vardı fakat bir takım talihsizlikler nedeniyle kapattım. Sonra yeniden yazmalıyım diyerek yepyeni bir sayfa açtım.

Blog isminiz nereden geliyor?

Hayattan :) Renkler, sesler ve kokuları ayırıp, kavrayıp, varlıklarından faydalanabildiğim için şükrediyorum. Görmeseydim kokular ve sesler, duymasaydım renkler ve kokular bana hayata tutunmak için bir neden verecekti. Empati yapabilmek lazım hayatta. Sahip olduklarıma şükredebilmek adına bu üç kavram hep gözümün önünde olsun istedim. Ve ümitsizliğe kapılıp, kötü olaylar yaşadığımda ama sen şanslısın demek için kendimce nedenlerim bunlar benim. 

14 Haziran 2014 Cumartesi

Bu Günlerde..

Yoğun bir haftayı arkada bıraktıktan sonra, güzel anıları da cebime koymayı başardığım için kendimi tebrik ediyorum bu günlerde :) 

Hayatımda bana sıkıntı yaşatan insanlarla ilgili, hayatın sillesini yediklerine dair aldığım havadisler neticesinde, ilahi adaletten ötürü Allah'a binlerce kez şükrediyorum yine bu günlerde :) 

Eski arkadaşlarımla görüşüp hasret giderdim bu hafta. Başarılarından ötürü gurur duydum, yaşantılarından ötürü mutlu oldum. Niyetler iyi olunca yuvalar şen olurmuş sözünün gerçekliğini ispatladıkları için geleceğe biraz daha güzel enerjiler ile bakmama neden oldukları için minnettarım her birine :) 

Metro, otobüs ve metrobüsle aşk yaşadım ve oturacak yer bulunca yumruğumu havaya kaldırıp yihuuuu diye bağırmamak için zor tuttum şanslı olduğum günlerde :) 

Kol çantamın ağırlığından mütevellit sürekli çıkan omzuma acıyıp, çekçekli minik bir valiz alsam da, bütün defterlerimi, bilgisayarımı, şarj aleti gibi yanımda bulundurmam gereken ıvır zıvırları  onda taşısam diye hayaller kurup, "kendine araba alsan daha iyi olur sanki" diye yüzüme tokat gibi çarpan bir düşünceyle halime acıdım : / 

İşten eve gelince günün nasıl geçti diye soran anne ve babama "uykum var" deyip odama kaçamadığım için günü özetleyip, "hadi gel de bir çay içelim" dediklerinde boynumu büküp "ama uykum var" diye fısıldarken kendimi yere atıp, uyuma hayalleri kurdum yine bu günlerde. 

"Hayat paylaşınca güzel" sözünü literatüre kazandıran kişiye; toplu taşıma araçlarında çalışmayan klima eşliğinde, roll on ve deodorantı keşfedememiş tıka basa bir yolcu kitlesiyle, nice paylaşımlar dolu yolculuklar diledim yine bu günlerde :)

İşten eve gelince yüzümdeki ifade ile yazıma son veriyorum. Köpek seven ben kedi caps trendine uyarak sevgiler gönderiyorum :) 

   


9 Haziran 2014 Pazartesi

Ruh Halim


Bu gün hissetiğim ruh halini Zeki Alasya'nın bakışlarıyla ifade etmek yerinde olacak :) İşten eve gelince ben. Hatta yarın işe gidince ne yapacağım diye düşünen ben de Metin Akpınar'ın bakışlarında gizli. Kelimelere döksem bu kadar başarılı bir anlatım yapamazdım :)

Herkese kazandığı parayı keyifle yediren, keyifle ertesi güne başlamaya sebep olacak kazanç kapıları dilerim. Sevgiler benden efendim :)

7 Haziran 2014 Cumartesi

Erkek Gömleği Nasıl Seçilmeli?


Bugün 7 Haziran 2014 Cumartesi. Normal şartlar altında bugün çok sevdiğim bir arkadaşımla buluşacaktım fakat dünkü yağmurda şemsiyem olmasına rağmen çok fazla ıslandığım için hasta olmaktan korkup ki ciğerlerime işleyen bir ağrıya sahibim evde kalmayı tercih ettim. 

Ne yazık ki annem evden çıkınca babam ütülenecek bir iki gömleği olduğunu söyledi. Az önce 14. gömleği ütüledim ve sıcaktan havale geçireceğim :( Ütü yaparken erkek gömlekleri hususunda uzun uzun düşündüm. 3. gömlekten sonra daha yaratıcı bir fikir gelmedi açıkçası aklıma :) 

Naçizane erkekler için bir kaç önerim olacak. 

Öncelikle 50 yaş altındaki erkekler kısa kollu gömlek seçimlerinde çok dikkatli olmalı. Mümkünse kısa kollu gömlek tercih etmemeli, illa kısa kollu gömlek giymek istiyorsanız kumaş seçimi çok önemli, pamuklu ya da keten kumaşlar daha şık durabilir. Bir de siz hiç dizi veya filmde onu da geçtim tv programında kısa kollu gömlek giyen erkek gördünüz mü? Görmediniz, çünkü bunun bir nedeni var :)  


Uzun kollu gömlek seçiminde ciddi bir göbek probleminiz yoksa slim fit gömlek tercih etmenizi tavsiye ederim. Koltuk altı bol, dirsek kısmı sarkık modeller hem yaşlı hem de garip görünmenize sebep olabilir. 

Ve en önemlisi; ütü tutmayan, üzerinize giydiğiniz an kırışan gömlekleri seçmemeye çalışın. Nasıl anlarım derseniz, mağazada askıda bulunan bir gömleğin alt kısmını elinizle peçete veya kağıt buruşturur gibi birazcık küçük dokunuşlarla kontrol edip ne kadar buruştuğuna bakmalısınız. Eğer gerçekten de bir kağıdı buruşturduğunuz zamanki gibi kırış kırış oluyorsa arkanıza bakmadan kaçın :) İlla ki birazcık kırışacaktır, olduğu gibi kalmasını beklemeyin tabi ki.

Bir de şu yaka mevzusu var. Yakası buruş buruş spor gömlek modelleri resmen facia. Klasik gömlek modellerine alışkın olmaktan mıdır bilmem, kadın gömleği gibi minicik bir yakaya tahammül etmek zor. 

Normalde kum gibi karşıma çıkan olmalı ve olmamalı modeller, şimdi arayınca dipsiz kuyularda kaybolmuş. Görsel buldukça güncellenecek yazılarımdan biri olsun ve şimdilik bu kadarcık görselle idare edelim...  


  


6 Haziran 2014 Cuma

Person of Interest

Sevdiğim pek çok dizi sezon finali yapınca yeni diziler keşfine çıktım ve bu defa değişik bir konu ile karakterleri konudan daha ön plana çıkan bir dizi ile karşılaştım. Pek çok blog yazarının da tavsiye ettiği Person of Interest e nihayetinde başladım ve bitirdim :) 

2011 yılında Amerikan CBS kanalınca yayınlanmaya başlayan dizinin ana dili İngilizce. Şu ana kadar 3 sezon, toplam 65 bölüm yayınlandı. Suç, dram, gerilim kategorilerinde yer bulan dizinin gösterim süresi 43 dk. IMDB puanı 8,4 ve bence hak edilmiş bir puan, hatta oy verdiğim dizilerden. 

Dizinin konusu enteresan olsa da ben karakterleri diziden daha çok sevdim. 3. sezon, ilk iki sezon kadar beni çekmese de kendisine, finalde düşen temponun yeniden yukarıya çıkması, yeni sezonu izlemek için bir neden oldu bana diyebilirim.. 

Jonathan Nolan'ın kaleminden televizyon ekranlarına yansıyan dizide, gerçek zamanda paranoyaklık olarak adlandırdığımız "izleniyoruz, dinleniyoruz" hissinin farklı bir bakış açısıyla ele alınışı ile karşılaşıyoruz. Makine kelimesi dizide en çok tekrar eden kelimelerden biri. Diğer tekrarlar da Mr Reese ve Harold :)   

4 Haziran 2014 Çarşamba

Telefonlara Gelen 9 Kişiye Gönder Mesajları

Birkaç yıl önce yok hint felsefesi yok buda rahiplerinin duası yok totem gibi saçma sapan başlıklarla bu mesajı 9-7-3 kişiye gönder saçmalıkları geliyordu.

Yeni moda, din düşmanlarının beddua mesajları. Sözde dua mesajı ama nedense göndermezseniz duanız kabul olmasın diye bedduasını da ekliyor akıldan noksan vatandaş. O kadar sinirliyim ki, dini sömüren insanlar elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Nasıl bir zihniyet dua gibi, kul ile Allah arasındaki en saf ve en temiz iletişimi kendine sevap kazanmak bahanesiyle çirkinleştirebilir?

Telefonlarımıza mesaj göndererek aklınca dua okutup sevap topladığını düşünen cemaat bireylerine not: bu mesajı silersen veya göndermezsen Allah dileğini kabul etmesin şeklinde yazılan bir dua sadece bedduadır. Bu mesajı bana yollayan ve bu mesajlaşmayı başlatanlara hakkımı helal etmiyorum. Allah korkuları varsa Allah'ın adını kullanarak insanları zan altında bırakmasınlar. Dua gönülden, kişinin Allah ile arasındaki bir ibadet şeklidir. Bir mesaj ve mesajdaki dayatma sevap değil ancak ah kazandırır. Zaten mesajın gönderildiği kişi Allah rızasına saygı ve sadakat ile bağlıysa dayatma yapmadan sadece Allah rızası için bu mesajı yayar. Yani kendinizle çelişiyorsunuz. Amaçsız ve ah alan bir kitlesiniz. Sizi Allah'a havale ediyorum.

3 Haziran 2014 Salı

Uyku Sorunsalı

Mevsimler de birbirine karıştı, insanlar da ve buna ek olarak benim uyku düzenim de. Gece yatmak bilmez sabah kalkmak bilmez moddayım. 

Bu sabah telefonun alarmını geç kalmamak için 1 dk aralıklarla 2 saat boyunca kurmuş olmama rağmen saat 9.00 da gelen şirket aramasıyla uyandım. Alo demeden önce bir ses açma tekniğim var ki gören beni opera sanatçısı zanneder :)) 

Ama gelin görün ki çay içmeden bir de üzerine sigara içmeden benim sesim akşam 5.00 bile olsa açılmaz :( Karşıdaki yemedi tabi benim saatlerdir uyanık olduğumu. Ben de B planına geçiş yapıp sigarayı bırakmaya çalışıyorum da sesim boru gibi günlerdir böyleyim kendime gelemiyorum dedim ve bir sevgi seliyle karşılaştım :) 

Güldüğüme bakmayın sinir bozucu bir durum var ortada. Bu ara hakikaten gecenin 4 ünden önce uyuyamıyorum. Okul zamanı sınav haftasında ders kitabımı açmamla gözlerimin kapanması bir olurdu nerede olursam olayım :) Etütden yatağıma zor giderdim. Yeniden bir sınav psikolojisine girmem lazım. Ben en iyisi bir sınava hazırlanayım ama hangisine ? Eş dostsuz ahhh pardon klavyem sürçtü sınavsız girilebilen yer yok aslında bulurum bir tane. Kalın sağlıcakla :) 

2 Haziran 2014 Pazartesi

Zara White Jasmine


Uzun zamandır yazamadım hiç bir şey. Yıllarca blogu ile yatıp blogu ile kalkan ben, yeni isme de yeni bloga da alışamadım bir türlü. Neyse şimdilik olduğu kadar diyelim. 

Eski parfüm şişelerini saklamak gibi bir alışkanlığım yok, çünkü eskisi gibi güzel parfüm şişeleri yok :) Fakat sevdiğim bir koku olursa yenisini almadan atmıyorum boş şişeyi. Zara'nın White Jasmine'i de bunlardan biri. Ne yazık ki Zara bir koku çıkarır ve kısa bir zaman içerisinde piyasadan kaldırır ve aradığınız kokuyu bulamazsınız. Bu nedenle bu şişenin geri dönüşüme gitme vakti gelmişti. 

Bir kokuyu nasıl tanımlarsınız ki? Bu koku gerçekten de her tene yakışan nadir kokulardan biriydi. Etkileyici çiçek kokuları diyeyim tam olsun ama gerçekten de öyleydi :) Hafif, kalıcı ve baharı anımsatan. İçeriğinde başka hangi kokular vardı bilmiyorum ama burnuma gelenlerden biri de hanımeli çiçeğiydi. Sonuç olarak sevmiştim. Geri istiyorum bu kokuyu ZARA :)

Kendime not: Bu fotoğrafı sevdim, biraz böyle yaratıcı çekimler yapmaya devam, olacak sonunda :))