22 Ağustos 2014 Cuma

Özel Hastanelerde Avuç İçi Tarama ???

Herkese sağlık dolu bir ömür dileyerek başlamak istedim bu günkü anlatacaklarıma... 

Derler ya Allah dert verip derman aratmasın, bizim ailemizde, sülalemizde ölüm nedeni yaşın ilerlemesinden ziyade kanserden oluyor. Bir gün bir şekilde hepimiz öleceğiz ama gözünüzün önünde sevdiğiniz birinin adeta eriyerek, tükenerek ölümünü izlemek korkunç bir şey. Çocukluğumdan beri hastaneye gitmemek için büyük çaba gösteriyorum. Çünkü artık her hastane bir kaybı hatırlatıyor bana.

Uzun zaman sonra ilk defa bu gün hastaneye gittim. Elimde bayram temizliğinden kalma yaralar var. Deterjan ile fazla haşır neşir olunca iyileşmek bilmediler. Görüntüsü çok fena, kaşınmıyor, akıntı yok çok şükür ama ben kendimden tiksinirken, başkası bakıp ne düşünür bilemiyorum. Neyse, özel hastanelere yeni gelen uygulamadan da, hastane yüzü görmediğim için haberim yok. Avuç içi tarama yapılıyormuş artık. Gereksiz, hijyenden uzak, saçma sapan bir uygulama. Ellerim yara içinde, belki bulaşıcı bir hastalık??? Dermatoloji bölümüne gelmişim yani açık açık, benden sonra gelen kişi aynı cihazla temas edecek. Hiç bir dezenfekte solüsyonu da yok etrafta. Belki benden önce gelen kişinin bulaşıcı bir hastalığı vardı tamamen Allah'a emanetiz. 

Tabi cihaz benim el izimi alamadı, çünkü yaralar avucumun içinde :)) neredeyse ayak izimi alacaklar diye korkmadım değil. 

Tabipler Birliğinin konu ile ilgili açıklamasını okudum eve gelir gelmez. Keşke vermeseydim diyorum yaralı bereli olsa da. Tabipler Birliğinin konu ile ilgili açıklamasını sonuna kadar destekliyorum. Amaçsız, insan haklarına, hukuka aykırı bir uygulama bu. 

Gerçi artık ne legal ne illegal hiç bir fikrim yok. 

Sonuç olarak; özel hastaneye de gitmemeye karar verdim. Muayenehane peşinde koşacağım bundan sonra hastaneye gitmem gerekirse. Sevmiyorum böyle insanların gereksiz zorunluluklara mahkum edilmesini...Sevmediğim binlerce şeye bir yenisi daha eklenmiş oldu :)) 

Sağlıcakla kalın ...
        

17 Ağustos 2014 Pazar

Devious Maids - Dizi Keyfi



Dizi keşiflerine dur durak bilmeden devam ediyorum. Desperate Housewives'ı izlemiş miydiniz bilmiyorum ama ben bu dizinin ilk bölümünü izler izlemez aaa ne kadar benziyorlar dedim :) Prodüksiyonda Eva Longoria yı görünce de ne kadar doğru bir tespitte bulunduğumu anladım :) Yapımcı, yönetmen ve senarist Marc Cherry'nin yeni gözdesi Desperate Housewives'dan sonra Devious Maids. 

Beverly Hills'de hizmetçilik yapan Latin kökenli 5 kadın ve birbirinden ilginç 5 ev sahibi. Her birinin hikayesi birbirinden enteresan. Tam pembe dizi kıvamında. Çocukken annemlerin izlediği Brezilya dizileri geldi aklıma izlerken.   

14 Ağustos 2014 Perşembe

Soru : Sanatçı Siyasi Düşüncesini Paylaşmalı mı?

Bu aralar elimde siyasi kimliğini son yıllarda ön plana çıkaran bir yazarın kitabı var. Aslına bakarsanız bu kitapla ilgili çok güzel yorumlar aldığım için uzun zamandır okumak istiyordum. Canım ablam da bana her zaman ki gibi koca bir kutu kitap hediye etti bayramda :) Bahsettiğim kitap da bu kutunun içinden çıktı. 

Kitap; mezhep değerlendirmesi içeren bir roman. Tarihsel kesitler var, büyük bir araştırmanın eseri. En azından kafanıza takılan bir cümlenin ardını arkasını araştırabiliyorsunuz. Fakat dediğim gibi keşke bu yazar eskiden olduğu gibi sadece eserleri ile ön plana çıksaydı da, ben de bu kitabı bu kadar isteksizce okumasaydım. 

Yazar benimle aynı siyasi görüşe sahip olunca da aynı etkiyi yaratıyor bende. Acaba tarafsız bakabilseydim bu kitabı bu kadar beğenir miydim diye kendimle şüpheye düşüyorum.

İyi bir yazar, bas bas bağırmadan kendi düşüncelerini kitlesine duyurabilir bence, tabi ki kalemi iyiyse. Aksi takdirde bu işin içinde bir okunma kaygısı arıyorum bir şekilde. Çünkü detaya girmeye gerek yok. Sağ-soldan teferruata girilince, partinin ismine kadar sempati duyuyorum, destekliyorum açıklaması yapılınca bir iğreti oluyor insan. 

Bu kez dönüp bakıyorum, diyorum ki yazık oldu daha önce yazdığın canım eserlere...  

Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sizce sanatçı siyasi düşüncesini paylaşmalı mı, yoksa sanatına sarılıp bu işleri başkalarına mı bırakmalı? Neden canım toplumda ön plana çıkmış kişilerinde Türk Siyasetinde yeri olmalı mı diyorsunuz yoksa? Veya paylaşsın ki paramız aksi düşünenin cebine girmesin mi diyorsunuz :))

Sevgilerimle..


7 Ağustos 2014 Perşembe

Henüz Okumayan Kaldıysa.. Sergüzeşt / Sami Paşazade Sezai

Edebiyat kitaplarında adı geçen ve benim şimdiye kadar dikkatimi çekmemiş olan Sami Paşazade Sezai'nin kitabı Sergüzeşt'den bahsetmek isterim dilim döndüğünce...

Bu dünyaya fakir geldiyseniz eğer ya çok çalışıp sahip olamadıklarınızı elde etmek zorundasınızdır, ya da kaderin sizi hangi yöne savuracağını izlemekten başka çareniz yoktur...Özlem Tekin'in "herkes şanslı doğmuyor" şarkısını bu romanın ana karakteri Dilber'e armağan etmek istiyorum. Bu hikaye gerçek olsaydı ve Dilber günümüzde yaşasaydı eminim bu şarkı diline pelesenk olurdu.

Oy Vermeye Hazır mısınız?

Bir ülke düşünün ki her seçim dönemi farklı sansasyonlara maruz kalsın. Elektrik kesilsin, kediler bir yerlerden çıksın. Evet yazan damgalar nedense eksik dağıtılsın. Sizinle oy kullanmaya gelenler nüfus cüzdanıyla değil, elinde imzalı bir kağıt parçasıyla gelsinler. Adresinizde başkası oturuyor gözüksün ve yıllar sonra ilk defa seçmen kağıdınızı elde etmenin hiç bir yolu olmasın. Ertesi gün bir yerlerde ya yanmış, ya da denizden dereden oy pusulası çıksın. 

Kafalar zaten karışıkken, zaten bu mu beni temsil edecek diye bir sürü düşünce dalgası günden güne yayılırken, bu ve benzeri soru işaretleri, korku, kuşku ve baskı ile oy vermeye hazır mısınız?

Ben hazırım. Sonucu değiştirmeye gücünüz yetmese bile, ben de söz sahibiyim, ben de buradayım ve ben senden sizden farklı düşünüyorum demek adına, kaybolup gitmemek için, yok sayılmamak için, görmezden gelinmemek için oy vermeye hazırım. 
  


31 Temmuz 2014 Perşembe

Kalp..


Duygusal anlamdaki kalp şekli ile gerçek anlamdaki kalp şeklinin benzemezliği nasıl kafa karıştırıyorsa, vicdan sahibi insanın kalbi ile zalim diye nitelendirdiğimiz kibarca (ama akla gelen bütün küfürleri hak eden insanların) kalbinin nasıl farklı olduğu da başka bir muammaya neden oluyor...

İnsanlar var melek gibi, yüzüne bakınca içiniz ferahlar, insanlar var görünce ağzından tek bir kelime çıkmasına gerek kalmadan dünyanız kararır. Bu aralar benim payıma melekler düşmüyor ne yazık ki. 

Kötü enerji yayan, kötü niyetli olduğuna emin olduğunuz, her cümlenin içerisine ustalıkla kalbinizi kıracak bir kelime yerleştiren bu kötü kalpli insanlar, sizi dünyadan, yaşama isteğinden, başarma hevesinden ustalıkla soğutur. Yetmezmiş gibi nifak tohumlarını kalbinizin içine eker. Önce ona kızmaya başlarsınız yanından ayrılınca, tüm dünyaya. Ardından yumuşarsınız ama bu zaman zarfında karşınıza biri çıkmaya görsün sinir harbinizden nasibini alır...

İşte böyle şeyler oluyor bu aralar. Kötü niyetli insanlar var hayatımda. Atamıyorum, katlanmak mecburiyetindeyim, kurtulamıyorum. Biraz sabır, biraz da güç diliyorum Allah'tan.

Son olarak Allah herkesin gönlüne göre versin. Hem beddua hem duadır bu cümle bana göre. İyi olanlar için hoş bir temenni kötü olanlara ise gönlünün karası gibi bir bela.  

 

29 Temmuz 2014 Salı

Hepimize Nice Mutlu Bayramlar :))

Sabır ve tefekkür ayı, on bir ayın sultanı mübarek Ramazan ayı sona erdi, kavuştuk bir bayrama daha. Bu Ramazan ayında soframızda Allah ne verdiyse vardı :)) Allah a şükürler olsun hep verdi, soframız hiç boş kalmadı. Akşam ezanı hiç bu kadar kıymetli, su içmek hiç bu kadar anlamlı olmamıştı. Her Ramazan aynı hisle bayrama kavuşmanın mutluluğunu yaşıyorum. 

Tutabilen herkesin Allah orucunu kabul etsin. Ve cümlemize nice Ramazanlar, nice Bayramlar nasip etsin. Ramazan'ı Bayrama kavuşturan Allah, dünyanın neresinde olursa olsun, zulüm gören, dara düşen, yardım dileyen kullarından merhametini eksik etmesin inşallah. 

Ve son olarak, hepimize nice Mutlu Bayramlar dilerim :)) Sevgilerimle...    

17 Temmuz 2014 Perşembe

Vikitap


Blog dünyasında pek çok blog yazarının, özellikle kitap okumayı ve okuduğu kitaplar ile ilgili yazmayı seven blog yazarlarının aşina olduğu bir internet sitesi Vikitap. Bilmeyen vardır elbet diyerek kısaca bahsetmek istedim size Vikitap'tan.

Kitapseverler için sanal kütüphane sloganı ile yola çıkan Vikitap, okuduğunuz kitapların listesini oluşturabileceğiniz, sevdiğiniz veya beğenmediğiniz kitaplar ile ilgili yorum yapabileceğiniz, favori yazar ve kitaplarınızı kayıt altına alabileceğiniz bir kitap güncesi esasen. 

Aynısından film arşivi için olsun istiyorum. Belki de vardır da benim haberim yoktur :) 

Benim gibi hafızanız kötü ise okumak istediğiniz kitapları, okuduğunuz fakat kütüphanenizde olmayan kitapları ve kütüphanenizdeki kitapları otomatik formda işaretleyerek kendi listenizi oluşturabiliyorsunuz. 

The Story of Luke


"The Story of Luke" en sevdiğim filmler listeme eklediğim ve izlediğim için mutlu olduğum filmlerden bir tanesi daha. Alonso Mayo'nun yazıp yönettiği, 2013 yılında gösterime giren (2012 yapımı), komedi ve dram kategorilerinde yer bulan bu film hem güldürüp hem hüzünlendiren, insanın yüreğinde sertleşen, taşlaşan bazı duyguların çözülmesine yol açan bir başyapıt. 

Mimmmm mimmm mimmm :)

Serhira Sertaç Cihan çok güzel bir mim cevaplamış. Ben daha önce, pek çok blog yazarına yorum yazarken söylediğim gibi mim okumayı çok seviyorum. Çok orijinal cevaplar veriyor yazarlar ve ayrıca yazarı tanımak adına güzel bir yöntem. Sevgili Serhira'nın mim cevaplarını çok beğendim, o da sağ olsun beni mimlemiş :)

1.En çok kırıldığın / incindiğin kelime?

Saatlerce karşımdakine bir şey anlatıp cevap olarak "peki" dendiği zaman aslında kırılmıyorum ama cidden sinirleniyorum. Sonra kendi kendimi yiyorum :) Biri bana anlattığım onca şeye rağmen "peki" deyince ruh ve yüz halim aynen budur :)


2.Herkesin kullandığı bir kelime olur.Ama senin için bir insan olur.O özel insan o kelimeyi kullanınca alınırsın? Ne düşünüyorsun?

Böyle bir durum yaşamadım galiba cevap bulamadım :) Belki de bu soruyu anlamamış olabilirim :)

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Sevgi ve Dostluk Ödülü

Merhabalar, bir gün mutlu bir gün depresif ruh hali ile günleri geçirirken, yine depresif bir günü arkada bırakıp bilgisayarı açınca iki farklı blog yazarından sevgi ve dostluk ödülü aldığımı görüp sevindimmmm :))

Sevgili Sade ve Derin ve Serhira bana ödül vermişler, ödülün ismi de nasıl güzel, sevgi ve dostluk ödülü. Sevgi ve dostluk bu dünyada en çok ihtiyaç duyduğumuz vücut bulmuş kavramlardan iki tanesi, yüreklerine sağlık.  

Bu blog benim ikinci blogum. Ben bu yeni isme ve yeni şablona alışmaya çalışırken, bu kadar kısa zamanda bana ödül verilmesi nasıl mutlu etti beni anlatamam. 

Ben bu ödülü, düşünerek yazan, vicdan sahibi, para kazanmaktan ziyade en büyük amacı yazmaktan zevk almak olan, her gün yazdığı yazılarla yeni şeyler öğrenmeme veya yeni şeyler araştırmak adına bir ışık yakan, koşulsuz bir şekilde okuyucularından bildiklerini esirgemeyen, güzel yürekli tüm blog yazarlarına gönderiyorum. Bana neden ödül gelmedi diyen ya da daha önce bu ödülü alanlara da bir kez daha gitsin bu ödül :)

Sevgilerimle...
  

13 Temmuz 2014 Pazar

Suits

Bazı insanlar hayal kurar, bazıları hayallerini yaşar :) Mesela avukat olsam ne güzel olurdu deyip, bir kaç adli durumda mahkemeden görüşümü istedikleri için duruşmalara katılmıştım vakti zamanında. Hiç öyle filmlerdeki, dizilerdeki gibi değilmiş duruşmalar. 15 dk da 15 dava karara bağlandı, itiraz ediyorum sayın hakim, reddedildi de duymadım hiç :) 

Nereden çıktı bu derseniz eğer, sadece konusunu değil oyuncularını da hayranlıkla izlediğim bir diziden bahsetmek istiyorum sizlere. "Suits" Newyork'da marka haline gelmiş bir avukatlık bürosunda çalışan Harvey (Gabriel Macht), diğer isimleri saymama gerek yok sadece Harvey dermişim :) Neyse, Newyork'da bir avukatlık bürosu, bu büroda ortak olmak için mücadele içinde bulunan avukatlar, zorlu duruşmalar, bol itirazlar, dosya işleri vb. teknik konuların yer aldığı bir dizi. Bu kadar mı elbette değil :) 

12 Temmuz 2014 Cumartesi

Hiç Adriana Lima kadar güzel hissettin mi? Hemen karar verme. Denemeden bilemezsin!


Hayatın boyunca birçok güzellik malzemesi kullandığını ve çok azından memnun kaldığını biliyoruz. Çünkü hiçbir güzellik malzemesi, içindeki doğal güzelliği ön plana çıkarmaz. Emin ol, hissettiğin kadar güzelsin! Veet olarak seni en güzel neyin hissettireceğini düşündük ve her duruma özel Veet ürünleri geliştirdik.




Adriana Lima’nın doğal güzelliğinden yola çıkarak, sana en az Adriana Lima kadar güzel hissetirmenin yollarını göstermek istedik. Doğadan gelen içerikleri, cilt tipine ve bölgesine göre farklılaşan seçenekleri ile her ihtiyaca hitap eden Veet, saatler süren epilasyon seanslarına anında çözüm sunarken, cildinin ihtiyacı olan bakımı da sağlıyor. Veet sayesinde, haftalar boyunca istediğin kıyafeti istediğin zaman giyebilirsin. Adriana gibi güzel hissetmen için, krem, sprey ve soğuk ağda bantlarından sana en uygun olanını seçmen yeterli.




Hayat bir defileyse, her an hazırlıklı olmalı. Tıpkı Adriana gibi. Doğal güzelliğini gönül rahatlığıyla sergileyebildiğin sürece, Adriana kadar güzel hissedeceksin!





Life is Hard


Son zamanlarda en çok dinlediğim gruplardan biri Edward Sharpe and Magnetic Zeros. Şarkıyı söylerken yaşayan bir grup. 

Life is Hard'da bozuk plak gibi sürekli dinlediğim ve tüm zorluklarına rağmen hayatı sevme nedenlerimden biri :) Cinsiyet özelliklerini ön plana çıkarmadan sadece sesleri ile güzel işler yapan insanlar var bu dünyada. Agresif ve kayıtsız iki ses bir arada. Çok seviyorum bu iki sesi yan yana siz de dinleyin istedim :) 

10 Temmuz 2014 Perşembe

Haber İzle Şiş Volume :1


Haber izlemekten nefret ettiren insanlar ordusu ile aynı havayı soluyan ve ne yapacağını şaşıranlar yalnız değilsiniz. 

Az önce Tv de Bursa'daki şeftali yetiştiricilerinin yol kenarına kurdukları tezgahı yıkan zabıta ekiplerine yalvarışlarını izledim ve tüylerim diken diken oldu. 

"3 çocuk yap diyor 2 çocuğa bakamıyoruz", "ekmek parası için dağa mı çıkalım" sadece 2 çığlık onlarcası arasından. 

Sonuç; tezgahlar yıkıldı. Yollar temizlendi. İnsanlar perişan halde evlerine döndü. Mutlular mı sebep olanlar?


Deracine Selülit Serumu


Hiç bir zaman mükemmel bir insanım diyemedim. Bu sadece fiziksel anlamda değil aynı zamanda kişisel nedenlerle de vardığım bir sonuç. Zaten ben mükemmelim diyen insanları da sorunlu olarak gören bir toplum olduğumuz için ezik olmaya mahkum ediyoruz hem kendimizi hem de çevremizdeki insanları. Neyse kendi iç ve dış hesaplaşmamı başka bir yazıda deşerim :) Şimdi size üşenmeden kullanınca olumlu etkilerini gördüğüm Deracine Selülit Serumundan bahsetmek istiyorum.

8 Temmuz 2014 Salı

Hala İzlemeyen Kaldıysa Pulp Fiction (1994)

Boş zamanı olunca insanın bol bol film izliyor :) Bir müddettir IMDB +7 filmlere takıntı yapmış durumdayım. Temizlik yaparken Türkçe dublaj çerezlik Amerikan filmleri izliyorum. Ama kendime ayırdığım film saatlerinde +7 filmlerden bir tanesini seçiyorum :) 


Gelelim Pulp Fiction'a. Evet ben bu güne değin izlemedim. Trt de bile yayınlanmış filmi, o derece gerideyim :) Geç olsun güç olmasın efendim. Filmin Türkçe afişlerde ismi "Ucuz Roman". 1994 yapımı filmin yönetmeni Quentin Tarantino, bu ismi senaristler arasında da görmekteyiz. Ayrıca filmde kısa bir rolü olduğunu da söylemek lazım. Aslında bu klasik Tarantino davranışı oldu. Filmi izlemeden önce film ile ilgili hiç bir şeyi okumadım. Tarantino'nun sahnesini görünce tabi ya yönetmenin kim olduğu şimdi anlaşıldı dedim :)

6 Temmuz 2014 Pazar

Ruh Halim :)

Geç kaldım söylemek için ama hepinize Hayırlı Ramazanlar :) Dua kapılarının sonuna kadar açıldığı bu mübarek ayda hepimizin gönlümüzden geçen güzellikler gerçek olsun inşallah :) 

Sağlık durumu el verip de, çalışma şartları zorlamayan veya evde oluşunu avantaja çevirip oruç tutan herkesin orucunu Allah kabul etsin. 

Hiç bir zaman bu oruç tutmuyor, şu neden oruç tutmuyor diyenlerden olmadım. Bu kafa yapısındaki insanlardan da olabildiğince kaçtım. İbadet desinler diye yapılmaz, inanç gereğidir ve herkes sizinle aynı şeye inanmak ya da aynı ibadetleri yerine getirmek zorunda değildir. Özetle herkese saygı duymak gerek. 

İşsizlik günlerim bana ilaç gibi geldi. Dinlendim ve evde yapılacak pek çok birikmiş işe biraz zaman ayırma şansım oldu. Annem de bu anı bekliyormuş gibi hemen evi boyatalım dedi :) Resmen canımdan bezdim şu boyama günlerinde ama sonuç güzel oldu tabi ki :) 

Bol bol dizi ve film izleyip, kitap okudum. Kpss sınavı için evimden 102 km uzaklıkta bir okul çıkınca şansıma, protesto ettim ve sınava girmedim :) Şimdi iyi ki gitmemişim diyorum çünkü sınava giren herkes samimi küfür dolu sitemlerini savuruyor evrene :) 

Bunun dışında iftar güzel ama sahur beni biraz uykusuz bırakıyor, malum acıkmamak için yemelere doyamayıp, sonra ne yana dönsem damacana gibi yuvarlandığım için güneş görünene kadar oturuyorum :) 

İşte size sahur sonrası ben fotoğrafı ile yazımı sonlandırıyorum. Tüm Kpss zedelere geçmiş olsun. Merhamet diliyorum, nereye gideceğini bilir bu dilek :) Sevgilerimle..  


5 Temmuz 2014 Cumartesi

Fonex Olive Therapy Saç Maskesi


Saç maskelerine uzaktan bakıp hayatta saçıma sürmem derdim saç boyası ile tanışmadan önce :) Büyük ne konuştuysam başıma gelmiştir bu hayatta, bu da olmasa şaşardım zaten. 

Efendim, erkekler bilmez, saç boyası sonrası saçınızı yıkarken ya da yıkadıktan sonra, saç kremi veya saç maskesi kullanmazsanız o saçları taramak mümkün olmuyor. Bu durumla baş edebilmek adına değişik markaların değişik saç bakım ürünlerini kullandım bu güne değin. Çok beğendiğim ve nefret ettiğim pek çok marka ile tanıştım. Beğendiklerimden bir tanesi de Fonex Zeytin Yağı Özlü Saç Maskesi. 

4 Temmuz 2014 Cuma

Flotty Organik Yumurta / Yedim Sevdimm

"Hastalıkların sebebi hep yediklerimiz" cümlesini değişik versiyonları ile son yıllarda çokça duyar ve söyler olduk. Aç karnına alış veriş yapınca önüne gelen her şeyi alan biri olarak, "bir denemek lazım" diyerek sepete Flotty marka yumurtaları da attım. 

Organik olduğunu iddia edip şüpheye düşüren ürünlerin aksine, pişirdikten sonra kokusundan bile ne kadar doğal olduğunu anlıyorsunuz.

18 Haziran 2014 Çarşamba

İzlemeyen Kaldıysa, Rush (2013)

IMDB puanı yüksek, bir biyografi filmi ile karşınızdayım. Tavsiye üzerine izlediğim ve beğendiğim bir film Rush. Türkçe afişlerde Zafere Hücum şeklinde yer bulan film, 2013 yapımı olup, IMDB puanı, 8,3.



Ron Howard'ın yönettiği ve Peter Morgan'ın senaryosunu yazdığı film 123 dk. sürmekte. Aksiyon, dram ve biyografi kategorilerinde gözükmekte. Daniel Brühl, Chris Hemsworth, Olivia Wilde'ın baş rollerde yer aldığı film Amerikan yapımı. 


1976 Formula One yarışçıları Niki Lauda ve James Hunt arasında geçen rekabeti anlatan filmin müzikleri Hans Zimmer'ın elinden çıkmış.

17 Haziran 2014 Salı

Pinti Kral Sezon Sonu - "Mobbing"

"İşyerinde psikolojik taciz süreci içinde en büyük zararı gören mağdur bireydir. Kasıtlı ve sistemli olarak tekrarlanan psikolojik baskıların etkileri, birey üzerinde yavaş yavaş oluşan birikimli zararlar şeklinde ortaya çıkar. Mobbing sürecinin birey üzerinde ekonomik ve sosyal yönden önemli zararları vardır. Bozulan ruhsal ve fiziksel sağlığın tedavisi için yapılan harcamalar ve bireyin işten ayrılması sonucunda düzenli bir kazancın yok olması, uğranılan zararların ekonomik boyutudur. 


Bireyin uğradığı sosyal zararlara bakıldığında ise, öncelikle sosyal imajının zedelendiği gözlenir. İşyerinde dışlanmış ve mesleki kimliğini yitirmiş birey, zamanla sosyal çevre ve aile çevresindeki yerini de yitirmektedir. İşyerinde yaşadığı dışlanma sonrasında sosyal çevresinde de benzer davranışlara maruz kalması sonucunda, olan bitenlerle ilgili kendi kendine bir açıklama getiremez ve her şeyin suçunu kendinde arar. Daha sonra kendini tam bir yalnızlık içinde bulur. İşte bu dönemde, sağlığıyla ilgili olumsuzlukları da hissetmeye başlar.

Bireyin ruhsal ve fiziksel sağlığı üzerinde oluşan zararlar, ekonomik ve sosyal sonuçların oluşturduğu tablodan çok daha vahimdir. Sistemli uygulanan psikolojik terörün, kurbanın sağlığı üzerinde yapmış olduğu etkilerin acımasız sonuçları, zamanla kendini gösterir: Depresyon, panik atak krizleri şeklinde ortaya çıkan anlamsız korkular ve heyecanlar, yüksek tansiyon, taşikardi, dikkati toplayamama, ellerin terlemesi ve titremesi, yersiz sıcak basma veya üşüme duygusu, titreme, boğazda düğüm veya hava açlığı hissetme, baş ağrıları, başta ağırlık hissetme, sırt ağrıları, bağışıklık sisteminde düşüş, mide-bağırsak rahatsızlıkları, terkedilmişlik duygusu, iştahsızlık, zayıflama, deri üzerinde döküntüler ve kaşıntılar, vb.
Daha az sıklıkta rastlanan ve daha ağır olgularda ise, mağdur bireylerde bir çeşit “travma sonrası stres bozukluğu” ortaya çıkabilir. Stres yapıcı olgunun ortadan kalkmasına rağmen, bireyin duygusal dünyasında, özel yaşamında hissedilen bozuklukla birlikte, bireyde izlenen rahatsızlıkların kronikleştiği görülür."

Doç. Dr. Pınar Tınaz - "Mobbing İş Yerinde Psikolojik Taciz" isimli makaleden alıntıdır. Makalenin devamına buradan ulaşabilirsiniz.

O kadar güzel bir tanımlama yapılmış ki, nasıl özetlesem bilemedim, bu nedenle büyük bir alıntı yaptım makaleden. 


Pinti Kralımın yüzüne tükürmeden işten ayrıldığım için kendimi tebrik ediyorum :) Çalıştığım dönem içerisinde mesleki anlamda pek çok şey öğrenmenin yanı sıra, insanlar hakkında genel kanı ve düşüncelerimin negatife dönüşmesine neden olan diyaloglar yüzünden, keşke ilk gün kaçsaymışım diyorum. Ama ne yazık ki, ay sonunda ödenecek faturalar ve işsiz üniversite ordusunun akın akın çoğalması gözümü korkuttuğu için yapamadım.

Bu gün aylar sonra ilk defa eve gelirken kendimi rahatlamış hissettim :) Mümkünse yarın ne olacağını düşünmeden uyumak ve yarın ne olduğuna bakmak niyetindeyim :) 

Bana şans dileyin. Sevgilerimle...


15 Haziran 2014 Pazar

İlk Mim


Sevgili Oscar Favorite beni mimlemiş :) Renk Ses Koku'nun ilk mimi efendim :)

Blog açma hikayeniz nedir? 

Daha önce farklı bir isimle çok sevdiğim bir blogum vardı fakat bir takım talihsizlikler nedeniyle kapattım. Sonra yeniden yazmalıyım diyerek yepyeni bir sayfa açtım.

Blog isminiz nereden geliyor?

Hayattan :) Renkler, sesler ve kokuları ayırıp, kavrayıp, varlıklarından faydalanabildiğim için şükrediyorum. Görmeseydim kokular ve sesler, duymasaydım renkler ve kokular bana hayata tutunmak için bir neden verecekti. Empati yapabilmek lazım hayatta. Sahip olduklarıma şükredebilmek adına bu üç kavram hep gözümün önünde olsun istedim. Ve ümitsizliğe kapılıp, kötü olaylar yaşadığımda ama sen şanslısın demek için kendimce nedenlerim bunlar benim. 

14 Haziran 2014 Cumartesi

Bu Günlerde..

Yoğun bir haftayı arkada bıraktıktan sonra, güzel anıları da cebime koymayı başardığım için kendimi tebrik ediyorum bu günlerde :) 

Hayatımda bana sıkıntı yaşatan insanlarla ilgili, hayatın sillesini yediklerine dair aldığım havadisler neticesinde, ilahi adaletten ötürü Allah'a binlerce kez şükrediyorum yine bu günlerde :) 

Eski arkadaşlarımla görüşüp hasret giderdim bu hafta. Başarılarından ötürü gurur duydum, yaşantılarından ötürü mutlu oldum. Niyetler iyi olunca yuvalar şen olurmuş sözünün gerçekliğini ispatladıkları için geleceğe biraz daha güzel enerjiler ile bakmama neden oldukları için minnettarım her birine :) 

Metro, otobüs ve metrobüsle aşk yaşadım ve oturacak yer bulunca yumruğumu havaya kaldırıp yihuuuu diye bağırmamak için zor tuttum şanslı olduğum günlerde :) 

Kol çantamın ağırlığından mütevellit sürekli çıkan omzuma acıyıp, çekçekli minik bir valiz alsam da, bütün defterlerimi, bilgisayarımı, şarj aleti gibi yanımda bulundurmam gereken ıvır zıvırları  onda taşısam diye hayaller kurup, "kendine araba alsan daha iyi olur sanki" diye yüzüme tokat gibi çarpan bir düşünceyle halime acıdım : / 

İşten eve gelince günün nasıl geçti diye soran anne ve babama "uykum var" deyip odama kaçamadığım için günü özetleyip, "hadi gel de bir çay içelim" dediklerinde boynumu büküp "ama uykum var" diye fısıldarken kendimi yere atıp, uyuma hayalleri kurdum yine bu günlerde. 

"Hayat paylaşınca güzel" sözünü literatüre kazandıran kişiye; toplu taşıma araçlarında çalışmayan klima eşliğinde, roll on ve deodorantı keşfedememiş tıka basa bir yolcu kitlesiyle, nice paylaşımlar dolu yolculuklar diledim yine bu günlerde :)

İşten eve gelince yüzümdeki ifade ile yazıma son veriyorum. Köpek seven ben kedi caps trendine uyarak sevgiler gönderiyorum :) 

   


9 Haziran 2014 Pazartesi

Ruh Halim


Bu gün hissetiğim ruh halini Zeki Alasya'nın bakışlarıyla ifade etmek yerinde olacak :) İşten eve gelince ben. Hatta yarın işe gidince ne yapacağım diye düşünen ben de Metin Akpınar'ın bakışlarında gizli. Kelimelere döksem bu kadar başarılı bir anlatım yapamazdım :)

Herkese kazandığı parayı keyifle yediren, keyifle ertesi güne başlamaya sebep olacak kazanç kapıları dilerim. Sevgiler benden efendim :)

7 Haziran 2014 Cumartesi

Erkek Gömleği Nasıl Seçilmeli?


Bugün 7 Haziran 2014 Cumartesi. Normal şartlar altında bugün çok sevdiğim bir arkadaşımla buluşacaktım fakat dünkü yağmurda şemsiyem olmasına rağmen çok fazla ıslandığım için hasta olmaktan korkup ki ciğerlerime işleyen bir ağrıya sahibim evde kalmayı tercih ettim. 

Ne yazık ki annem evden çıkınca babam ütülenecek bir iki gömleği olduğunu söyledi. Az önce 14. gömleği ütüledim ve sıcaktan havale geçireceğim :( Ütü yaparken erkek gömlekleri hususunda uzun uzun düşündüm. 3. gömlekten sonra daha yaratıcı bir fikir gelmedi açıkçası aklıma :) 

Naçizane erkekler için bir kaç önerim olacak. 

Öncelikle 50 yaş altındaki erkekler kısa kollu gömlek seçimlerinde çok dikkatli olmalı. Mümkünse kısa kollu gömlek tercih etmemeli, illa kısa kollu gömlek giymek istiyorsanız kumaş seçimi çok önemli, pamuklu ya da keten kumaşlar daha şık durabilir. Bir de siz hiç dizi veya filmde onu da geçtim tv programında kısa kollu gömlek giyen erkek gördünüz mü? Görmediniz, çünkü bunun bir nedeni var :)  


Uzun kollu gömlek seçiminde ciddi bir göbek probleminiz yoksa slim fit gömlek tercih etmenizi tavsiye ederim. Koltuk altı bol, dirsek kısmı sarkık modeller hem yaşlı hem de garip görünmenize sebep olabilir. 

Ve en önemlisi; ütü tutmayan, üzerinize giydiğiniz an kırışan gömlekleri seçmemeye çalışın. Nasıl anlarım derseniz, mağazada askıda bulunan bir gömleğin alt kısmını elinizle peçete veya kağıt buruşturur gibi birazcık küçük dokunuşlarla kontrol edip ne kadar buruştuğuna bakmalısınız. Eğer gerçekten de bir kağıdı buruşturduğunuz zamanki gibi kırış kırış oluyorsa arkanıza bakmadan kaçın :) İlla ki birazcık kırışacaktır, olduğu gibi kalmasını beklemeyin tabi ki.

Bir de şu yaka mevzusu var. Yakası buruş buruş spor gömlek modelleri resmen facia. Klasik gömlek modellerine alışkın olmaktan mıdır bilmem, kadın gömleği gibi minicik bir yakaya tahammül etmek zor. 

Normalde kum gibi karşıma çıkan olmalı ve olmamalı modeller, şimdi arayınca dipsiz kuyularda kaybolmuş. Görsel buldukça güncellenecek yazılarımdan biri olsun ve şimdilik bu kadarcık görselle idare edelim...  


  


6 Haziran 2014 Cuma

Person of Interest

Sevdiğim pek çok dizi sezon finali yapınca yeni diziler keşfine çıktım ve bu defa değişik bir konu ile karakterleri konudan daha ön plana çıkan bir dizi ile karşılaştım. Pek çok blog yazarının da tavsiye ettiği Person of Interest e nihayetinde başladım ve bitirdim :) 

2011 yılında Amerikan CBS kanalınca yayınlanmaya başlayan dizinin ana dili İngilizce. Şu ana kadar 3 sezon, toplam 65 bölüm yayınlandı. Suç, dram, gerilim kategorilerinde yer bulan dizinin gösterim süresi 43 dk. IMDB puanı 8,4 ve bence hak edilmiş bir puan, hatta oy verdiğim dizilerden. 

Dizinin konusu enteresan olsa da ben karakterleri diziden daha çok sevdim. 3. sezon, ilk iki sezon kadar beni çekmese de kendisine, finalde düşen temponun yeniden yukarıya çıkması, yeni sezonu izlemek için bir neden oldu bana diyebilirim.. 

Jonathan Nolan'ın kaleminden televizyon ekranlarına yansıyan dizide, gerçek zamanda paranoyaklık olarak adlandırdığımız "izleniyoruz, dinleniyoruz" hissinin farklı bir bakış açısıyla ele alınışı ile karşılaşıyoruz. Makine kelimesi dizide en çok tekrar eden kelimelerden biri. Diğer tekrarlar da Mr Reese ve Harold :)   

4 Haziran 2014 Çarşamba

Telefonlara Gelen 9 Kişiye Gönder Mesajları

Birkaç yıl önce yok hint felsefesi yok buda rahiplerinin duası yok totem gibi saçma sapan başlıklarla bu mesajı 9-7-3 kişiye gönder saçmalıkları geliyordu.

Yeni moda, din düşmanlarının beddua mesajları. Sözde dua mesajı ama nedense göndermezseniz duanız kabul olmasın diye bedduasını da ekliyor akıldan noksan vatandaş. O kadar sinirliyim ki, dini sömüren insanlar elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Nasıl bir zihniyet dua gibi, kul ile Allah arasındaki en saf ve en temiz iletişimi kendine sevap kazanmak bahanesiyle çirkinleştirebilir?

Telefonlarımıza mesaj göndererek aklınca dua okutup sevap topladığını düşünen cemaat bireylerine not: bu mesajı silersen veya göndermezsen Allah dileğini kabul etmesin şeklinde yazılan bir dua sadece bedduadır. Bu mesajı bana yollayan ve bu mesajlaşmayı başlatanlara hakkımı helal etmiyorum. Allah korkuları varsa Allah'ın adını kullanarak insanları zan altında bırakmasınlar. Dua gönülden, kişinin Allah ile arasındaki bir ibadet şeklidir. Bir mesaj ve mesajdaki dayatma sevap değil ancak ah kazandırır. Zaten mesajın gönderildiği kişi Allah rızasına saygı ve sadakat ile bağlıysa dayatma yapmadan sadece Allah rızası için bu mesajı yayar. Yani kendinizle çelişiyorsunuz. Amaçsız ve ah alan bir kitlesiniz. Sizi Allah'a havale ediyorum.

3 Haziran 2014 Salı

Uyku Sorunsalı

Mevsimler de birbirine karıştı, insanlar da ve buna ek olarak benim uyku düzenim de. Gece yatmak bilmez sabah kalkmak bilmez moddayım. 

Bu sabah telefonun alarmını geç kalmamak için 1 dk aralıklarla 2 saat boyunca kurmuş olmama rağmen saat 9.00 da gelen şirket aramasıyla uyandım. Alo demeden önce bir ses açma tekniğim var ki gören beni opera sanatçısı zanneder :)) 

Ama gelin görün ki çay içmeden bir de üzerine sigara içmeden benim sesim akşam 5.00 bile olsa açılmaz :( Karşıdaki yemedi tabi benim saatlerdir uyanık olduğumu. Ben de B planına geçiş yapıp sigarayı bırakmaya çalışıyorum da sesim boru gibi günlerdir böyleyim kendime gelemiyorum dedim ve bir sevgi seliyle karşılaştım :) 

Güldüğüme bakmayın sinir bozucu bir durum var ortada. Bu ara hakikaten gecenin 4 ünden önce uyuyamıyorum. Okul zamanı sınav haftasında ders kitabımı açmamla gözlerimin kapanması bir olurdu nerede olursam olayım :) Etütden yatağıma zor giderdim. Yeniden bir sınav psikolojisine girmem lazım. Ben en iyisi bir sınava hazırlanayım ama hangisine ? Eş dostsuz ahhh pardon klavyem sürçtü sınavsız girilebilen yer yok aslında bulurum bir tane. Kalın sağlıcakla :) 

2 Haziran 2014 Pazartesi

Zara White Jasmine


Uzun zamandır yazamadım hiç bir şey. Yıllarca blogu ile yatıp blogu ile kalkan ben, yeni isme de yeni bloga da alışamadım bir türlü. Neyse şimdilik olduğu kadar diyelim. 

Eski parfüm şişelerini saklamak gibi bir alışkanlığım yok, çünkü eskisi gibi güzel parfüm şişeleri yok :) Fakat sevdiğim bir koku olursa yenisini almadan atmıyorum boş şişeyi. Zara'nın White Jasmine'i de bunlardan biri. Ne yazık ki Zara bir koku çıkarır ve kısa bir zaman içerisinde piyasadan kaldırır ve aradığınız kokuyu bulamazsınız. Bu nedenle bu şişenin geri dönüşüme gitme vakti gelmişti. 

Bir kokuyu nasıl tanımlarsınız ki? Bu koku gerçekten de her tene yakışan nadir kokulardan biriydi. Etkileyici çiçek kokuları diyeyim tam olsun ama gerçekten de öyleydi :) Hafif, kalıcı ve baharı anımsatan. İçeriğinde başka hangi kokular vardı bilmiyorum ama burnuma gelenlerden biri de hanımeli çiçeğiydi. Sonuç olarak sevmiştim. Geri istiyorum bu kokuyu ZARA :)

Kendime not: Bu fotoğrafı sevdim, biraz böyle yaratıcı çekimler yapmaya devam, olacak sonunda :))

14 Mayıs 2014 Çarşamba

Soma

Yangınlar çıktı kimi zaman yandık, seller oldu, boğulduk. Depremler oldu, yerin bin kat derinine inmişçesine nefesimiz kesildi. Ama bu defa kadere değil, yaşanan olayların karşısındaki acizliğimize ağladık. Felaketler doğa olaylarına bağlı ise kader, insan ihmali sonucunda gerçekleşiyorsa KATLİAMDIR.

SOMA faciasında hayatını kaybedenler için dualarımız. Ve dualarımız geride kalan ailelerine Allah sabır versin diye. Bu ateş tüm Türkiye'nin yüreğine düştü bugün...Allah hayatını kaybedenlere rahmet eylesin...       

13 Mayıs 2014 Salı

Patron Sorunsalı - Pinti Kral Vol:2

Selam olsun patronuna her uyandığında "benden beter olasın" diyerek içinden güne başlayanlara :)) Benim patronumun pinti oluşundan bahsetmiştim sizlere. Hala geçen hafta boyunca yaptığım seyahatlerin parasını nasıl başarsam da alsam diye planlar kurarken, bir de öğrendim ki bizim akıllı bıdık bir sürü insana çeşitli vaatlerde bulunmuş. Adamlar beni arayıp "biz de sizinle yurt dışına gidiyormuşuz önümüzdeki ay" dediklerinde "ben de mi geliyor muşum?" dedim onların gidişi çok normalmiş gibi :)) Çünkü yurt içi iş gezileri bile benim için çok sarsıcı şu aralar yurt dışının üstesinden nasıl gelirim bilmem. Neyse aradım benim bay pinti kralımı meğerse adamlar yarın bir gün işine lazım olur diye "sizinle de bir yurt dışı yaparız diye ortaya bir laf attım adamlar da pek bir aç gözlü çıktılar" dedi :) Ben onun kesin tarih verdiğine adım gibi eminim aslında, çünkü öyle bir çene var ki adamda yalanı söylerken bile saat dakika bilgisi veriyor altında bir şey aramanıza fırsat kalmıyor. Neyse buradan bay BB. ye sesleniyorum, çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Edward Sharpe & The Magnetic Zeros - Man on Fire

Tesadüf üzeri bir dizide keşfettiğim bu şarkıyı aklımda kalan sözleriyle arayıp buldum :) Dizide remix versiyonunu duyduğum için orijinal versiyonu yerine bu versiyonu sizinle de paylaşmak istedim. 

Her ne kadar Amerika'da kurulan bu indie folk müzik grubunun adını ilk duyduğunuzda bu sesin sahibi Edward Sharpe sansanız da Alex Ebert ve Jade Castrinos grubun solistleri. Grup ismi ise Alex Ebert'ın rehabilitasyonda iken yazmış olduğu bir hikayedeki mesih figürü Edward Sharpe a ithaf edilmiş. 2007 yılından bu güne 3 albüm yayınlayan grup isimleri değişmekle birlikte 12 kişiden oluşmakta. 

Diğer şarkılarına da baktım ve listeye eklenecek bir kaç şarkı daha keşfettim şimdiden. Fiya Wata da bunlardan birisi. Ama bugün "Man on Fire" günü olsun :) 






9 Mayıs 2014 Cuma

Henüz Keşfetmeyenler İçin..Parenthood Tv Series

Dizi seçerken öncelikle kaç sezon yayınlanmış ona bakıyorum çünkü dizi izleme konusunda sabırsız bir tavır sergiliyorum. Çok beğendiysem eğer bir sonraki bölüme gidebilmem lazım, bir sonraki haftayı beklemek benim için büyük sıkıntı demek :) 

Bu şekilde dizi ararken kategorilerde aile dizisi olan dizilere baktım bu defa ve The Cosby Show dan sonra güldüren ve mutlu hissettiren başka bir aile dizisi keşfettim. Bu dizinin The Cosby Show dan farkı aile hayatının tüm yönleriyle ele alınması. 

Kalabalık bir aile, kavga gürültü, sevgi, aşk, ebeveynlik, evlat sevgisi, aile bağları, dostluk, ihanet, alkol ve uyuşturucunun neden olduğu problemler, otistik bir evlat sahibi ailelerin yaşadığı sıkıntılar, ergenlik dönemi problemleri, hastalıklar gibi aile hayatımızda belki yaşadığımız, belki yaşamaktan hep korktuğumuz olaylar ele alınmış bu dizide. 

6 Mayıs 2014 Salı

Mutlaka İzlenmesi Gereken Bir Film.. Imagine / Hayallerin Ötesinde

2012 yapımı, izlerken düşündüren bir film ile karşınızdayım. Filmi izleyeli haftalar oldu fakat yazmaya bir türlü fırsat bulamadım. 

Orijinal ismi "Imagine" olan film, Türkçe "Hayallerin Ötesinde" ismiyle film afişlerinde yerini almış. IMDB puanı 7,4 olan film, yarıda kalan ve kafalarda soru işareti bırakan sonuna rağmen bence bu puanı hak eden filmlerden bir tanesi. 105 dakika süren film Türkiye'de 2013 yılında gösterime girmiş. Filmin orijinal dili İngilizce olup, Polonya'da çekilmiş. 

1 Mayıs 2014 Perşembe

Okumayan Kaldıysa Böğürtlen Kışı


Bir günde okunabilecek bir hikaye, kim bilir kaç günde yazılmıştır?

Son zamanlarda kitap evlerinde son çıkanlar ve çok satanlar köşelerinde sıkça gördüğümüz Böğürtlen Kışından bahsetmek istiyorum bu gün. 

Yolculuk esnasında bana yol arkadaşlığı yapan bu akıcı üslupla yazılmış kitap, gösterilen ilgiyi sanırım hak ediyor. Filmi çekilse ya da dizisi yapılsa aynı tadı yakalarlar mı bilmem ama her bir sayfayı gözümde canlandırdım okurken. Klasik Türk filmi tadında, sürükleyici bir kitap. Sona doğru yaklaşınca sonu tahmin etmemek mümkün değil ama yine de yazarın bu sonu dile getiriş şekli merak uyandırıyor. 

21 Nisan 2014 Pazartesi

Patron Sorunsalı - Pinti Kral

Benim gibi yıllarca kendi işinizi yapıp sonra el kapısında çalışmaya başlayınca yeni işinizdeki bütün olumsuzluklar gözünüze dev bir denizanası gibi görünebilir :) 

Allah'a ne kötülük ettim kimin hakkına girdim bilmiyorum ama çok sevdiğim bir işim nefret ettiğim iş arkadaşlarım var. Aslında bu cümle pek çoğunuzun duymaya alışık olduğu bir cümle olsa gerek ama benim iş yerimde her kesin elinde bir kurşun kalem ve eski moda bir kalem açacağı. Kalemin ucunu sivrilten diğerinin gözüne sokmak için fırsat kolluyor. 

Bir patronum var devletlerden milletlerden ırak :) Her halde bir iki yıl daha burada çalışırsam ya açlıktan öleceğim ya da kendimi öldüreceğim o derece. 

Bir kere yalancı. İşe alırken söylediği sözlerin pembe hayaller olduğunu sadece bu sözler yerine getirilmediğinde değil, iş sözleşmesi öncesi firmaları ağına düşürüp sonra nanik yaparcasına "hadi canım bu şekilde iş mi olur, ben onu lafın gelişi söyledim" şeklindeki sözleriyle anlamış bulundum. Karşısındakini geri zekalı yerine koymaya çalışan köylü kurnazı bir amcacık. 

18 Nisan 2014 Cuma

DNKY Be Delicious Fresh Blossom EDP

Bazı parfümler vardır, şişeyi başınızdan aşağı boca edersiniz kokusu yine de yarım saat sonra yok olur, bazı parfümler vardır minik bir fıs sıkarsınız günlerce kokusu üzerinizden eksik olmaz. DNKY Be Delicious Fresh Blossom işte kokusu günlerce üzerinizden eksik olmayan parfümlerden. 


Revenge


Revenge, son zamanlarda heyecandan avuçlarımın içi terleyerek izlediğim nadir dizilerden her izlediğimde, her bölüm sonunda yok artık diyorum. Yerli versiyonu ile orijinal versiyonu arasında dağlar kadar fark olacağını bildiğim için hiç izlemedim bile. Malum yılların Desperate Housewives'ını mahvettikleri için bu diziyi nasıl bir şekle sokmuşlardır kim bilir?

17 Nisan 2014 Perşembe

Mutlaka İzlenmesi Gereken Bir Film : Chce Sie Zyc

Bazen hayatta her şey bizim lehimize gelişiyor gibi hissederiz ve kendi kendimize "elimi neye atsam kuruyor" deriz kimi zaman. Kimi zaman şanssızlık, kimi zaman kısmetsizlik, kimi zaman da çaresizlik gibi tanımlar kullanırız hayatımızdan ya da kendimizden bahsederken.

Annemiz, yakın bir arkadaşımız veya yakın bir akrabamız bizi teselli etmek için "insanların ne çok derdi var, bu günümüze de şükür, bizden kötü durumda olan nice insan var, isyan etme" der. Bu cümleler bir anlam ifade etmez o an, çünkü öyle kendimize "acımaya" odaklanmışızdır ki, bizden daha kötü durumda olup da yaşam mücadelesi verebilecek başka bir kimse olabileceği gerçeğini gözümüzle görmeden kabul etmeyiz. 

Okumayan Kaldıysa: Küçük Prens

Herkesin dilinde olan bu kitabı küçükken iyi ki okumamışım dedim okurken. Hakikaten küçükler için değil büyükler için bir masal kitabı olarak adlandırılabilecek bir kitap.

Önce kitaptan bahsedeyim sonra yorumlara geçeceğim. Antoine De Saint-Exupery'nin vikipediye göre 1943 elimdeki kitaba göre 1946 da yayımlanan hikaye kitabı "Küçük Prens" 95 sayfa. Türkçeye çeviren; Sumru Ağıryürüyen. Kitabın basım hakkı 1987 yılından bu yana Mavibulut Yayıncılık'a aitmiş.    

Kitap içerisindeki görseller, yazarın kendi sulu boya çizimleri olup, 28.basım incecik kitabıma 17 TL. verdim :) 

Bence kitap fiyatları yüksek. E-kitap artık çok daha mantıklı geliyor fiyat kıyaslaması yapınca.

16 Nisan 2014 Çarşamba

Mezuniyet Sorunsalı

Lisedeyken, üniversite mucizevi bir yer gibi gelir kimilerine...Kimi evden kurtulmak için bir sığınak, kimi özgürlüğün dibine vurmak, kimi de alemlere akmak, kimisi büyük adam olmak umuduyla gider üniversiteye. Bir kısım insanlar da "benim çocuğum burayı kazandı, senin ki ne yaptı???" diyen komşu, eş, dost ve akrabaya hırslanıp bir şekilde düşer yollara:)

Üniversite nerede olursa olsun bambaşka bir dünyadır ve en kısıtlı imkanlara rağmen özgürlüktür hakikaten. Öğrencilik, pazarlık yapmayı, kimilerine otlakçılığı, kimilerine otlakçılardan korunmayı, kimilerine kazık atmayı, kimilerine her türlü dalavereye karşı direnci öğretir akademik eğitimin yanında.

Mezun olmadan hemen önce, bu ortamın bitmesinin yarattığı hüzün, para kazanacak olmanın getirdiği mutlulukla nötrlenir ve sudan çıkmış balık edası ile hoş bulduk hayat moduna geçiş başlar.

Flormar Cilt Bakım Ürünleri

Ben biraz kozmetik sektörünü geriden takip edenlerdenim galiba. Marka yeni ürün çıkartır ben hala elimdeki ürünü bitirmemiş olurum, ya da o ürünün piyasadan çekilme nedeni ne olursa olsun son kalanları toplamaya çalışırım :) 

Flormar önceleri sadece uygun fiyatlı ojeleri ile çağrışım yapsa da zihinlerde, artık pek çok kozmetik ürününde adından söz ettirmeyi başardı. Bu ürün kollarından bir tanesi de cilt bakım ürünleri hiç şüphesiz. 

Markanın internet sitesinde satış fiyatı 8,25 TL. olan ve severek kullandığım 3 cilt bakım/temizleme ürününden bahsedeceğim sizlere.



İlk olarak muhteşem kokusuyla sabah akşam değil günün her saati yüzünüzü yıkamaya teşvik eden papatya özü ve E vitamini içeren Clean Care Facial Cleansing Gel Chamomile'den söz etmek istiyorum. Tüm cilt tiplerine uygun bu ürünü neredeyse yercesine kullandığımı itiraf ediyorum :) Bu seri içerisinde en sık kullandığım ve en beğendiğim ürün olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Cildi temizlediğini yıkama sonrası cildinizdeki ışıldama ile hemen fark ediyorsunuz. Kuru cilt tipine sahipseniz her yıkama jeli sonrası olduğu gibi bu ürünü kullandıktan sonra da nemlendirici kullanmanız gerekiyor. 150 ml. oluşu uzun süreli kullanım için bir avantaj teşkil etmekte.   




15 Nisan 2014 Salı

Henüz İzlemeyen Kaldıysa : Koş Milkha Koş /Bhaag Milkha Bhaag


Biyografi, drama ve tarih kategorilerinde yer bulan bir Hint filminden bahsetmek istedim sizlere. Filmi izlememin en büyük nedeni IMDB puanının 8,4 olmasıydı. Şimdi yazıyı yazarken yeniden baktım, 8,5'e yükselmiş.

Öncelikle bu filmi izlemeyenler için verilebilecek en önemli hatırlatma ile başlayalım; film 189 dk. sürüyor. Yani benim gibi gece uykunuz kaçıp da saat 01.00 da izlemeye kalkarsanız, 04.20 de kalkarsınız bilgisayar başından :)

Hiç İzlemeyenler İçin: The Big Bang Theory - TBBT

Tüm zamanların gelmiş geçmiş en iyi komedi dizilerinden biri olan ve hala yeni bölümleri yayınlanmaya devam eden The Big Bang Theory, CBS tarafından 2007 yılında yayınlanmaya başlamıştır.

Hiç reklam almadan yayınlanan ve 18-22 dakika arasında değişen gösterim süresiyle, her bölümde tadı damakta bırakan bu dizinin orjinal dili İngilizce olup, gösterime girdiği ülke ABD'dir. Dizinin IMDB puanı ise 8,7.  

Hiç izlemeyenler için dizi hakkında bilgi vermek gerekirse; asansörü hiç tamir edilmeyen bir apartmanda oturan iki dahi ev arkadaşı gencin, (Sheldon ve Leonard) karşı dairelerine taşınan güzel ama bir o kadar da aptal sarışın olarak karşımıza çıkan Penny'nin gelişiyle sosyalleşen hayatlarını anlatmakta. 

Dizi; Sheldon, Leonard, Rajesh, Howard olmak üzere 4 üstün zekalı ama bir o kadar da asosyal bilim adamının aşk, ilişkiler, arkadaşlık, boş zamanlarda uydurulan oyunlar, kişiye özgü takıntılar, aile ve arkadaşlık ilişkilerini konu almakta. 

Sonraki sezonlarda, Penny, Amy Bernadette, dizinin kadın oyuncuları olarak vazgeçilmez bir konumda kendilerini sevdirmeyi başarıyorlar. 

Dizinin en güldüren diyaloglarına örnek vermek gerekirse; Howard ve annesi arasındaki konuşmalar, Sheldon ve Leonard'ın ev arkadaşlığı sözleşmesi, Rajesh'in alkol almadan kadınlarla konuşamaması diyebiliriz.

En sevdiğim bölümleri yazmak için ilk sezondan itibaren yeniden izlemeye başlayıp her bölümde çılgınca kahkahalar atınca anladım ki her bölüm en sevdiğim bölüm :) 

Henüz dizi ile tanışmayan varsa çok şey kaçırmış demektir. 

Sheldon Cooper karakteri ile karşımıza çıkan Jim Parsons muhteşem oyunculuk performansıyla hepinizin kalbinde taht kuracaktır eminim.

Chuck Lorre yönetmenliğinde, ekrana taşınan dizi resmi olarak; 29 ülkede yayınlanmakta. 

Dizinin resmi internet sitesine ulaşmak için burayı tıklayabilirsiniz.

Oyuncu listesine bakacak olursak;

Jim Parsons (Sheldon) 
Johnny Galecki (Leonard)
Kaley Cuoco (Penny)
Simon Helberg (Howard)
Kunal Nayyar (Rajesh)
Melissa Rauch (Bernadette)
Mayim Bialik (Amy) 
Kevin Sussman (Stuart)

Bu diziyi ciddi ciddi bilim insanı bir arkadaşımdan duyup izlemeye başlamıştım. İlk başta bu kadar resmi bir adam acaba nasıl bir mizah anlayışına sahiptir ön yargısı ile izlemeye başlayıp, sonrasında kendisine minnettar kalmıştım :) 

Bol ödüllü bol güldüren dizinin hafızalara yer eden kelimesi "BAZİNGA" ile bu yazıyı sonlandırıyorum :)