Bir günde okunabilecek bir hikaye, kim bilir kaç günde yazılmıştır?
Son zamanlarda kitap evlerinde son çıkanlar ve çok satanlar köşelerinde sıkça gördüğümüz Böğürtlen Kışından bahsetmek istiyorum bu gün.
Yolculuk esnasında bana yol arkadaşlığı yapan bu akıcı üslupla yazılmış kitap, gösterilen ilgiyi sanırım hak ediyor. Filmi çekilse ya da dizisi yapılsa aynı tadı yakalarlar mı bilmem ama her bir sayfayı gözümde canlandırdım okurken. Klasik Türk filmi tadında, sürükleyici bir kitap. Sona doğru yaklaşınca sonu tahmin etmemek mümkün değil ama yine de yazarın bu sonu dile getiriş şekli merak uyandırıyor.
Hikaye içinde hikaye olarak tanımladığım iki hikayenin kesişme durumu var kitapta. Normalde bu iki hikayeyi paralel olarak yürütmek her zaman başarılı olmasa da ya da ben başarılı örneğine pek denk gelmemiştim, bu kitapta iki hikayenin de gidişini merak ediyor olmak güzeldi.
Edebi değeri nedir, ne olmalıdır bilemiyorum ama konuyu gerçekten de beğendim. Bir klasik olmasa da, gönüllerin pembe dizi klasiklerinden biri olacağı kesin.
Gazeteci bir kadın kendisine verilen konu ile ilgili bir makale yazmak için araştırmalar yapar. Bu sırada arap saçına dönmüş hayatı, evliliği ve iş yaşantısıyla ilgili git geller yaşamaktadır. Araştırmaları sırasında olumsuz ruh halinden çıkar ve yeni bir ipucu yakaladıkça hayata biraz daha tutunur. Aşk, ihanet, bol entrika, zenginlik ve fakirlik kavramlarının altı çizilen kitapta, annelik kavramı ve iyiliğin mayası ile ilgili hafızalardan silinmeyecek bir hikaye var.
Çerez gibi yemelik kitaplarım arasına girmiş olsa da, ilerleyen zamanlarda bir daha okunmayacak kadar basit bir kitap da diyemem.
Kitap Künyesi
Yazar : Sarah Jio
Çeviri : Duygu Parsadan
Yayınevi : Arkadya Yayınları
Sayfa Sayısı : 360
Sevgilerimle..
Ben hala okumadım :( Ve çok merak ediyorum. Sanırım bir ben kaldım okumayan :(
YanıtlaSilOkuyunca yeniden yorum isterim :)
Sil